20 Ağustos 2010 Cuma

DOST MU? DÜŞMAN MI?

Bilgisayar, günümüzde herkesin vazgeçilmezi haline geldi. Elimiz, ayağımız; gözümüz, kulağımız oldu. Ne sorarsak cevap veriyor, eğlenmek istesek eğlendiriyor. İstediğimiz zaman açıyor ama hemen kapatamıyoruz.
Aniden en yakın dostumuz oldu, işyerlerimizde daktilonun yerine büyük bir hızla geçti ki değişim anlarını bire bir yaşayan çalışanlardan biriyim. Daktilo ile yazı yazarken, o zamanlar fotokopi de çok yaygın olmadığı için hazırlanan her yazı iki ya da üç nüsha olarak hazırlanırdı. Yazıda yapılan en küçük bir hata bütün sayfalardan düzeltilmeye çalışılır, olmazsa hepsi sil baştan yeniden yazılırdı. Hem emekler hem kâğıtlar boşa giderdi. Şimdi öyle mi ya! Mesela bu yazıyı yazarken, bir yanlış yaptığımda anında ya da yazı bittikten sonra düzeltme imkânım oluyor. Hem kâğıt masrafım olmuyor hem emek…
Nerede nasıl kullanacağımızı bilirsek, çok faydalı bir araç bilgisayarlarımız. Başında ne kadar kalacağımızı belirleyebiliyorsak, diğer sorumluluklarımızı aksatmıyorsak, ailemize ve topluma olan vazifelerimizi yapabiliyorsak ne mutlu!
Son zamanlarda çevremden duyduklarım ve dahi kendi yaşadıklarım bana endişe verir oldu. Bilgisayarın başına oturunca, dünyayı unutuyoruz. Paylaşım sitelerinden neredeyse olan biten her şeyden haberdar oluyoruz. Dünyadaki gelişmeleri bir tuşla öğreniyoruz.
Zaman zaman bilgisayarın başından kalkınca, gerçeklere uyum sağlamakta zorlanıyorum. Herşeye rağmen ilk fırsatta tekrar başına oturuyorum.
Biz yetişkinler, kendimizi denetleme konusunda şanslıyız. En azından başlamış bir hayatımız var ve sürdürmek için çalışmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Peki, hayatın çok başlarında olan gençlerimiz, böyle güçlü bir bağımlılıkla nasıl başa çıksın?
Başlarda, çocuklarımız evde gözümüzün önünde diye masumca başlayan bilgisayar – çocuk ilişkisi, gittikçe tehlikeli bir hal alıp önlenemez hale gelmeye başlıyor. Anneler babalar çaresiz, mutsuz, umutsuz bir halde çaresizlik içinde kıvranıyorlar.
Ben kendimden biliyorum, ancak çok önemli ve değer verdiğim başka bir şey için bilgisayarın başından kalkıyorum. Ama dedim ya bizler yetişkiniz, sorumluluklarımız ve değerlerimiz zaten mevcut.
Gençlerimiz daha sorumluluklarını üstlenmeden, değerlerini belirlemeden nasıl kalksın bu bağımlılığın altından? Başlamış bir kere. İnterneti kapatmak, modemi saklamak artık çözüm değil. Bu yöntemlerle engellemeye çalışmak çocuğumuzla ilişkilerimizi bozmaktan başka bir işe yaramaz kanaatindeyim.
Çocuklarımızı karşımıza alıp, durumu tüm açıklığıyla konuşup, ortak bir karara varmak faydalı olabilir. Bu da çocuk ve aile arasında olumlu bir ilişki varsa mümkün olabilir.
Çocuklarımızın hayatı sevmesini sağlamak, gerçekle sanal arasındaki farkı öğretmek, gülün sadece görüntüden ibaret değil, kokusunun ve dikeninin de olduğunu anlatmak zorundayız.



20.08.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder