27 Kasım 2010 Cumartesi

HER NE OLURSAN OL!

Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol!

Mevlana, yüzyıllar öncesinden ne güzel demiş, bu satırları yazarak. Aslında her biri sayfalar dolu açıklama istiyor. Sadece bir satırını bile hakkıyla anlayıp, yaşamaya başlasak hayatımız eskisinden çok farklı olurdu kanaatindeyim.
Bu günlerde her yerde Mevlana’nın sözleri uçuşuyor, moda ya herkesin dilinde. Yani facebook diye bir paylaşım sitesi var orada buldukları her güzel sözü Mevlana’dan diye paylaşıyorlar. Tabi bir süre sonra bilenler, o sözün kime ait olduğunu belirtiyorlar da yanlışımızı düzeltiyoruz.
Mevlana’yla ilk tanışmam on yaşımdayken Konya’da Mevlana Türbesini ziyarete gitmemizle başladı. En büyük ablamla ziyaret ediyorduk. Ablam tarihçi olduğu için el yazması kitapları büyük bir hayranlıkla inceliyor, ben de kendi başıma müze kısmını geziyordum. Sonra bir bakmışız ki, kapanış saati gelmiş, herkes çıkmış, kapılar kapanmış, biz orada yalnız kalmışız. Telaşla etrafımıza bakındık, açık bir pencereden bahçeye seslendik. Allahtan bekçi hala oralardaymış. Bahçeyle ilgileniyormuş da bizim sesimizi duydu.
Bu olayı unutmuşum zaman içinde, uzun yıllar sonra, bir-iki sene önce hatırladım. Olayı unutmuşum ama Mevlana sevgisi içime işlemiş bir kere…
Mevlana’yı lise yıllarımdan beri okurum. Polatlı’daki halk kütüphanesine gider, önce derslerimi çalışır, dersimi bitirdikten sonra da oradaki, Mevlana’yla ilgili kitapları incelerdim. Beğendiğim yazıları bir defterde toplar, ihtiyaç duydukça tekrar tekrar okurdum.
Lisedeyken özlü sözleri biriktirdiğim bir defterim vardı. Değişik yerlerde duyup, okuduğum güzel sözleri defterime yazar, öte yandan da ‘Ben böyle nasıl olabilirim?’ diye düşünürdüm. Zaman içinde fark ettim ki o yazılar benim iç dünyamı etkilemiş, yavaş yavaş istediğim yönde değişmeye ve gelişmeye başlamışım.
Önem verdiğimiz şeylere göre hayatımızın değiştiğini fark ettiğim anda nasıl olmak istiyorsam o konuda kitaplar okumaya başladım.
Diyeceğim o ki insan isterse gerçekten değişebiliyor ama sadece kendisi yürekten isterse…
Kişisel gelişim kitapları durmadan ‘Şunu yapın, bunu yapmayın!’ gibi şeyler söyler. Evet, kitaba uyulursa değişebilir, gelişebiliriz. Bildiğim bir şeyi paylaşmak isterim; insanın iradesine hiçbir şey karşı gelemez. Kitabı okurken bize ‘Şunu yapın, bunu yapmayın!’ ifadeleri biz okuyucular tarafından talimat veriliyor duygusu olarak algılanıyor. Zaten yıllardır etrafımızdaki herkesten nasihat almışız ve hatta emir… Böyle kitapları okurken kafamızdaki nasihat ve emir alma durumundaki olumsuz duygular canlanıyor ve konuya karşı direnç gösteriliyor bilinçaltımız tarafından. Kitabı okuyoruz, değişmek istiyoruz ama kısa bir formülle değişeceğimize inanmıyoruz. Değişime direnç gösteriyoruz. Başkaları söyledi diye bir şeyler yapmak gerçekten can sıkıcı. Kendimiz inanmak, uygulamak ve değişmek istiyoruz.
Bu yüzden diyetisyene gidip, kısa sürede çok zayıflayan insanlar bir süre sonra tekrar kilo alıyorlar. Çünkü nasıl zayıflayacaklarını başkası söylemiştir.
Kendimiz bazı şeyleri idrak etmezsek değişim gerçekleşmiyor. Deneme yanılma yoluyla sınamazsak, sonucundan emin olamıyoruz. Ben kendi adıma duyduğum ve okuduğum şeyleri önce uygular, benzerleriyle mukayese eder, sonucunu gördükten sonra uygulamaya alırım. Birisinden duydum ya da bir yerlerde okudum diye hemen hayatıma dâhil etmem. Tabii ki işin istisnaları olacaktır. Tanıdığımız, bildiğimiz birinden gelen bilgiye hemen inanabiliriz.
Mevlana’dan nerelere geldik. Aslında gelmek istediğim nokta da tam burasıydı 
Sadece ‘Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!’ sözünü yıllardır hepimiz duymuşuzdur ama kaçımız bunu başarabilmiştir?
Bu güzel sözleri genelde başkalarını eleştirmek için kullanırız da dönüp kendimizde uygulayalım demeyiz.
Gene kendi adıma mutlulukla söylüyorum ki yukarıdaki sözlerin en az üçünü hayatıma dâhil edebildim çok şükür.
Hep başkaları değişsin isteriz; onlar iyi olsun, dakik olsun, yardımsever olsun…
Biraz da kendimizi değiştirelim ama kendi isteğimizle!
Başkalarının söylemesine gerek kalmasın.
Sadece yukarıdaki sözlerin bir tanesini bir yıl boyunca uygulasak bile bize ve topluma faydası olacaktır.
Bu bahar Nazilli’nin yakın çevresinde, hoş görünümlü, kaliteli olma çabası içinde bir yere yemek yemeğe gitmiştik. Güzel bir ortam, bahçedeki masalar… Oturduk. Sıra siparişe geldi, menüde yok yok! Her şey var gözüküyor. Keyifle inceliyoruz. Yanımızdaki garsona istediğimiz şeyi söylüyoruz; kibarca, ‘Yok!’ diyor. Başka bir şey… O da yok! Yok, kelimesi kibarca söylense de insanın sinirini bozuyor
Neyse olan ne varsa siparişimizi verdik ama canımız çok sıkıldı. Bir de yemek sonunda bize düşüncelerimizi soran bir form getirmesinler mi? Zaten kızgınım, canım sıkılmış. Elime kalemi alıp büyük harflerle ‘YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL!’ yazdım.
Yapabileceğimiz işlere girelim,
Tutabileceğimiz sözleri verelim,
Taşıyabileceğimiz kadar yük,
Yutabileceğimiz kadar büyük lokma alalım!
İçi dışı bir, özü sözü bir, olduğu gibi görünen ya da göründüğü gibi olan insanlarla veya kuruluşlarla bir arada olalım, inşallah!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder