5 Şubat 2011 Cumartesi

BİZE ÖĞRETİLENLER...

‘Her gördüğün ata sakın deme binektir.
Sırrını verme dostuna, bazıları gevşektir.
Eşeğe altın semerde vursan; eşek yine eşektir.’

Ziya Paşa’nın bu dizeleri, son zamanlarda farklı bir şekilde dikkatimi çeker oldu.Okul zamanlarımızda,kompozisyonlar yazarken çok karşımıza çıkardı.Biz de dayanırdık kaleme; ‘Sırrını açık etme, herkesi bir tutma,iyi ile kötüyü ayır...’ Bunları yazar da yazardık. Ama ‘Eşeğe altın semer vurulsa,eşek yine eşektir!’ sözü, bu senenin Aralık ayında bende farklı bir biçimde yorumlar oldum.
Bizler, şimdiye kadar bu lafı hephakaret anlamında kullandık. Bizi hayal kırıklığına uğratanlara, kızdıranlara bu sözlerle hakaret ettik.Hoş yeni neslin bu gibi durumlarda atasözleri ve özlü sözler kullanma gibi bir alışkanlıkları yok ya... o da ayrı bir mesele...
Dediğim gibi son zamanlarda bu söz bende farklı açılımlar yarattı. ‘Eşeğe altın semer vursan, yine eşektir!’ Ben bunu; ‘Eşek kendi halinin o kadar bilincindedir ve o kadar kararlı ve kendinden emindir ki, hiçbir makam, şan, şöhret, para onu yolundan çeviremez. Kendini bilen eşek, üzerine yüklenen yükü sessizce taşır, sakin uysal haliyle, insanların her zaman yardımına koşar.Canı çok yanmadıkça sesini bile çıkarmaz. Tüm bunları yaparken, bakışlarında yüreğinin güzelliğini yansıtır.’ Olarak algılıyorum artık.
Bir şeylerin, bize yıllardır yanlış öğretildiğini düşünüyorum. Bakış açısı farklı olan insanların yani öğrencilerin susturulduğunu, öğretmen o konudan ne anladıysa, onun doğru olarak kabul ettirildiğini, kendi duygu ve düşüncelerimizin farklı ama doğru olabileceğinin öğretilmediğini düşünüyorum.
Katıldığım bir eğitimde, bize ‘İyi bir sunumun neye benzediğini kısaca anlatın.’ Diye bir ödev vermişti o anki eğitmenimiz. Biz de grup olarak, ‘İyi bir eğitim,hızlı bir arabayla yapılan güzel bir yolculuktur.Sizi bir noktadan alır, başka bir noktaya hızla ama zevkli bir şekilde götürür.Yolculuk sırasında etrafı seyrederken yeni şeyler öğrenir, bir noktadan başka bir noktaya giderken zevk de alırsınız.’ Görüşünü savunmuştuk.Güzel bir yorum yaptığımızı düşünürken, eğitmenimiz; ‘Hayır! İyi bir sunum,kalabalık bir gruba yemek hazırlamaya benzer!’ diyerek kendi görüşlerini açıklamaya başladı. Hayatımın en zor anlarından birini orada yaşadım.Diğer arkadaşlar, hemen kendi savundukları şeyi unutmuş, eğitmenin yaptığı açıklamayı benimser şekilde dinlemeye başlamışlardı. Ama ben, artık birden fazla doğrunun olabildiğini bilecek yaşfaydım, yani kırkdört yaşındaydım. İsterdim ki bari orada fikirlerimize saygı duyulsun, kendimizi ifade etmemize izin verilsin. Türkiye’nin en iyi üniversitesinde, öğretim üyeliği yapan eğitmenimiz desin ki; ‘Arkadaşlar, sizin yorumunuz da çok güzelmiş ama ben şöyle düşünüyorum...’ Sonrasında da kendi görüşlerini açıklasın isterdim.
‘Ağustos Böceği İle Karınca’nın hikayesini hepimiz duymuşuzdur, değil mi? İşte yıllar önce, ağustos böceğinin o sesi, neslini devam ettirmek için çıkarmak zorunda olduğunu ve bunu yaparken canının çok yandığını öğrendiğimde isyan etmiştim.Çok ulvi bir amaç için sen kendini feda et.Etrafındaki kendini bilmez bir kaç kişi, sana ‘Şarkı söyleyip,eğleniyorsun.Git biraz da çalış!’ desin...
Birileri çıkmış, bir şeyler yazmış, araştırmadan, doğrusunu öğrenmeden,sorgulamadan inanmışız.Bizim söylediklerimizin yanlış, kendilerinin ki doğru demişler, susmuşuz.Suçu kendimizde aramışız. Bize bunları söyleyen insanların konunun uzmanı olup olmadıklarını sorgulamadan...
Eşek örneğine geri dönmek istiyorum.Aslında övülmesi, örnek gösterilmesi gereken bir özellik, insanlar tarafından hakaret amaçlı kullanılmış. Ekeşleri oldum olası sevmişimdir.Her zaman fedakar, mütevazi, asil hayvanlar olduklarını düşünüp, hakaret amaçlı kullanılmasına da kızmışımdır; ‘ Niye böyle asil bir hayvanı, böyle basit insanlarla muhatap ediyorlar?’ diye.
Kısacası, evet altın semer vurulsa eşek yine eşektir.Çünkü şan şöhret,para makam umrunda değildir.O üzerine aldığı yükü, ne kadar ağır olduğuna bakmaksızın yerine ulaştırmayı hedeflemiş ve o yönde ilerlemektedir.Ağır yüklerin altında ezilirken bile asletinden ve kibarlığından vazgeçmeyip, güzel ve anlamlı bakışlarıyla dünyaya renk katmaya devam edecektir.
Artık, bu güzel ve asil hayvanlara bakış açımızı değiştirsek diyorum. ‘Eşek!’ Dediğimiz bir insanda bu özellikler var mı bir bakalım. Öyle olur olmaz yerlerde kullanmayalım. Tek kelimelik hakaretlerle kolayına kaçmayalım.
Bir insanda hoşumuza gitmeyen bir davranış varsa, bütün kişiliğine hakaret etmeyip, sadece bizi rahatsız eden davranışa odaklanalım.
En önemlisi, bizden farklı düşünen insanların da doğru düşünebildiklerini aklımızdan çıkarmayalım.
Değerimizi, kıymetimizi bilen insanlarla bir olmamız dileğiyle...

Gül ATAY
05.02.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder