13 Nisan 2010 Salı

İYİ OLMAK ZOR, KALMAK DAHA ZOR!


Hayatta en gururla söylediğim şeylerden biri, yedi kardeş olduğumuz, anne ve babamızın, türlü zorluklara rağmen hepimizi meslek sahibi olacak şekilde okuttuğudur.

Canım anneme Allahtan rahmet, Babacığıma da sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

Kalabalık bir aile, bakılması, büyütülmesi gereken yedi çocuk ve zor hayat şartları…

Şöyle bir düşünün bakalım, kendi hayatınızla mukayese edin.

Bugünlerde, bakamayız diye, rahatımız bozulur diye ikinci çocuğu bile düşünmeyen insanlar nerede, bizimkiler nerede.

Kalabalık bir ailede yetişmek bana her anlamda bir şeyler kattı. Hayat bilgimi yaşayarak geliştirdim. Ablalarım, ağabeylerim ve onların evimizden hiç eksilmeyen kalabalık arkadaş grupları…

Evin en küçüğü olarak, sürekli etrafımı gözlemlerdim. Kalabalık olunca pek iş düşmüyordu zaten. Kitap okuyup, etrafı, olayları gözlemlemek en büyük eğlencemdi. Çünkü o zamanlar daha televizyon yoktu. Radyo bile tek kanaldı. Teypler yeni çıkmıştı. Eğlence anlamında sadece plaklar ve pikaplar vardı.

Çok iyi hatırlıyorum, zengin bir komşumuzun evinde, beş altı plağı üst üste koyup, aralıksız çalan bir sistem vardı da ne kadar hayret etmiştim, çok gelişmiş bir cihaz diye.

Bizler böyle yokluk ve zorluk içinde büyürken, aile bireylerimizde de yavaş yavaş başarılar ortaya çıkmaya başladı. Okuyan herkes, hangi dala elini attıysa orada başarılı oluyor, ablamın birisi, ev işlerinde uzmanlaşıyor, birisi en güzelimiz olarak anılıyor, bütün başarılı insanlar sanki bu ailede yetişiyor…

Küçük çocuk psikolojisini yaşayan bilir, büyükler her şeyi başarmış bana bir şey kalmamış duygusu hâkimdir.

Ben de, o sıralar etrafıma bakıyorum, gerçekten yapacak bir şey kalmamış gibi hissediyordum.

E.. Bir değil iki değil, altı kişi sizden daha iyi!

İşte taa o zamanlar, ‘Öyle iyi bir insan olacağım ki, insanlar benden sadece ne kadar iyi diye bahsedecekler.’ Diye bir karar almıştım.

Gerçekten de ömrümün büyük bir kısmını iyi bir insan olarak geçirmeye gayret ederim.

İyi insan olma kararımın çok faydasını gördüm ama çok zararını da gördüm.

İyiliği, enayilik gibi gören, herhangi bir durumda iyi bir davranış sergilediğimde ya da bir yardımda bulunduğumda, ‘Biz bundan daha fazla nasıl yararlanabiliriz acaba?’sorusunu sorup, hemen faaliyete geçen insanlarla da çok karşılaştım maalesef!

Her şeye rağmen, böyle insanlara rağmen, iyi niyetimi muhafaza etmeyi başarabildim çok şükür. Tabii yaptığım bazı değişikliklerle kendimi koruyabiliyorum.

Artık insanları iyi tanımaya başladığım için, tokat yemeden yanlarından uzaklaşabiliyorum.

Aynı kişilere, birden fazla iyilik yapmıyorum. Çünkü hep aynı kişilere iyilik yaptığınız zaman, kerameti kendirlinden bilip, sanki bana lütufta bulunuyorlarmış gibi davranıyorlar.

Hiç tanımadığım ve beni hiç tanımayan insanlara iyilik yapıp, mümkünse bir daha karşılaşmamaya gayret ediyorum. Ama tabii ki Nazilli küçük yer, illaki tekrar karşılaşılabiliyoruz. Eh bu kadarına da katlanıyorum.

Çok kitap okumam sebebiyle insan davranışlarını az çok çözümleyebildiğim için, baştan tavrımı koyup, tatsız durumların oluşmasını engelleyebiliyorum.

Hayat bana artık oyun gibi gelmeye başladı.

Olaylar karşısında, insanların hangi davranışları göstereceklerini tahmin ediyor ve ne yazık ki, yüzde doksan tutturuyorum.

Ne yazık ki diyorum çünkü iyi bir davranışın Allahtan geldiğini, bizim o andaki ihtiyacımızın ancak başka bir insan aracılığıyla giderilebileceğini unutup, Allah’a şükredeceklerine kendilerinin ne kadar değerli bir insan olduklarını düşünüp, kibirli bir hale dönüştüklerini görüyorum.

Bir insanın kendilerine iyi davranmasını cepte bilip, başka çıkarlar peşinde koşarken, o kişiyi de kaybettiklerini görüyorum.

Eldeki bir kuşun, daldaki beş kuştan daha değerli olduğunu gözden kaçırdıklarını görüyorum.

Fırsatların sonsuz olmadığını, anlık yakalayabilirsek, yararlanabileceğimizi görüyorum.

Bize verilen her şeyin Allah’ın bir lütfu olduğunu gören, bilen insanların ilerlediğini, diğerlerinin gerileyişini veya düşüşünü görüyorum.

İhtiyacımız olduğunda bize uzanan elin kaynağını biliyor ve şükrediyorum

Hiç düşmemeyi değil, düştüğümde bana uzanacak bir el diliyorum.

Hepimize iyilerle dolu bir dünya diliyorum.

13.04.2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder