5 Mart 2010 Cuma

SON MU? BAŞLANGIÇ MI?

24 Şubat 2010 tarihinde, çok sevip saydığım kayınpederim, Ali Rıza ATAY’ ı kaybettik.

Sevgili Babamıza Yüce Allah’tan rahmet, kendim dâhil, tüm sevenlerine sabırlar diliyorum.

Babamız, uzun zamandır yatıyordu. Hayat arkadaşı, can yoldaşı sevgili eşi, bir an olsun yalnız bırakmadan baktı, ilgilendi. Sevgili Annemiz, ilerlemiş yaşına rağmen, üstün bir gayret göstererek, yıllarca hem evinin işini yaptı, hem eşine baktı ve hatta hem de biz çocuklarına kol kanat gerdi çoğu zaman. Evlatları, en iyi şekilde anne ve babalarıyla ilgilenip, ihtiyaçlarını temin ettiler.

Ama ‘Emir, Allahtan!’ Hepimiz için belirlenmiş gün, sevgili babamız için gelip çattı.

Ölüm, hepimiz için bir gerçek.

‘Hazırız, bekliyoruz!’diyoruz ve hatta ölüm her şeyin sonu diyoruz.

Sahiden son mu acaba?

Belki göçüp giden kişi için, bu dünyadaki hayatının sonudur. Ancak kalanlar için yeni ve zorlu bir hayatın başlangıcı bence.

Her giden, bizden de bir şeyler alıp götürüyor. Kalanlar için hayat asla eskisi gibi olmuyor.
Kimi, yaşadıklarından ders alıp, hayatına çeki düzen veriyor. Kimi, yaşadığı değişimden şoka girmiş, dağıttıkça dağıtıyor.

Hazırlıklı olmadığımız her değişim, insanı büyük bir çıkmaza sokuyor. Hazır olduğumuzu sandığımız konularda bile, gözden kaçırdığımız ufacık bir ayrıntı, büyük zorluklara yol açabiliyor. İnsana hangi yoldan gitmesi gerektiğini unutturuyor.

Rahmetli Babamız, okumayı yazmayı çok seven, hayatının büyük bir kısmını böyle geçiren birisiydi. Bu yönden, ona layık bir gelin olmaktan gurur duyuyorum. Onun kitap tutkusunu, yazma zevkini, bildiklerini paylaşma sorumluluğunu adeta kendi kızıymışçasına almışım. Yani, kendimi bildim bileli bende var olan özelliklerdi.

Kendimden biliyorum, belirli bir konuya odaklanıp, araştırma yapıyorsa insan, günlük hayata dair kopukluklar yaşayabiliyor. Derinlemesine daldığı bir konudan uzaklaşmak, başka şeylerle ilgilenmek zor geliyor. Rahmetli babamızda, hem okumuş, yazmış hem de üç tane evlat yetiştirmiş. Tabii ki, geçimlerini temin eden bir işi de layıkıyla sonuna kadar götürmüş.
Emeklilik süresi dolar dolmaz, emekliye ayrılmasının sebebini, ‘Gençlere çalışma fırsatı verilsin, bir kişi daha işsizlikten kurtulsun.’ Diye açıklamıştı. Bu sözden o kadar etkilenmişim ki, aynı şeyi ben de yaptım. Dedim ya öz kızı olsaymış, ancak benim kadar benzermiş diye.

Ölüm dedik, yeni bir hayat dedik, bir şeylerin başlangıcı dedik.

Çevremdeki insanları gözlemliyorum, bir kayıp yaşadıktan sonra, fiziki hayatlarında gözle görülür bir değişme olmasa bile ruhsal açıdan büyük değişimler yaşıyorlar.
Sevilen birinin kaybı, öncelikle özlemi ortaya çıkarıyor. Maddi ve medeni durumda farklılıklar ortaya çıkarıyor. Maddi açıdan kimi zora giriyor, kimi refaha kavuşuyor. Kavuştuğu refah, insanı her zaman felaha çıkarmıyor maalesef.

Değişimler en çok maddiyata bağlı yaşanıyor. Maddi durumu iyi olanlar için zorluklar duygusal boyutta kalsa bile, diğerleri hayatın her türlü zorluğuyla mücadele etmek zorunda kalıyor. Sevdiğini kaybettiğine mi, değişen hayat şartlarına mı yansın?

Bu yüzden, maddi manevi bir kayıp yaşayan birileri varsa, ona yardım eli uzatalım, ister manevi, ister maddi…

Kendi adıma, zor bir anımda, en ufak yapılan yardımı bile unutmuyorum ve yapan kişiyi hayırlarla anıyor, dua ediyorum. Hatırladığım bu duygularla da, ihtiyacı olabilecek insanlara aynı yardımları yapmaya gayret ediyorum.

Allah, hepimize zor zamanlarımızda uzanacak eller nasip etsin. Âmin!


26.02.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder